28 Ekim 2010 Perşembe

oğlak düşerse

sabah ezanına uyanıyorum; uyumak denebilirse gecelerime.
yağmura rağmen susuz, içimdeki yangına rağmen ışıksız mutsuz bir cam güzeliyim o vakit penceremde,
bir sigara çıkarıyorum dudaklarıma hazırım her şeyimle seni hissetmeye sen olmaya...

dalmışım yine ne cesaret; rüyalarım da olsun görüyorum yaşıyorum ya...kah kim olduğunu bilmediğim teyzeler fal açmış
bir akıbet türküsüdür çığırıyor sana dair, kah ailemle bir sabah kahvaltısında evleneceğin kimseyi anlatmakta türlü şekilde tattığım dilin...

olsun elbet güzel olanlarını da göreceğim; yeter ki gel gecelerime.

öğleni buluyor yatağımızda ki düşlerim, balıklı kuru bir çay dolduruyorum "bize" senden edindiğim nice alışkanlıktan biri, paketin ağzını bıçak açmıyor "bir sigara alabilir miyim" dedikçe sanki sevişirken orada olan sadece etiymiş gibi...telefonumda katlanamayacağım ekran imgeleri bana bokmuşum gibi seyir atıyor. birileri benim için operatöre ağır küfürler içeren dilekçemi postalasın ki kampanya mesajlarına "SEN" diye sıçrayıp birde sinek kondurmuş olmayayım üzerime.

zaten fotoğraflarına bakamıyorum!

işittiğime göre tatil varmış birkaç gün; elbet ya cumhuriyeti kurtaracaktık nasıl unuturum ve bunu değerlendirmek isteyen ailem ki teşekkürü bir borç biliyorum sayelerinde soğuk, nemli  koğuşumdan gün ışığı görebilmem yada buzdolabına ulaşıp alkol ikindisinde ibadetime başlayabilmem için uygun ortamı sağlayacaklardır, yolları açık olsun memleketime.

kaçamak yapardık seninle durdurur mu bizi tatiller...

uyumadan bir şey daha!...   http://www.dailymotion.com/video/x6fuw0_sezen-aksu-yol-arkadam_music

16 Ekim 2010 Cumartesi

nazımca... aşk üstüne!

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala ya...lnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.

Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.

Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası....

Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...

Hayatı ıskalamaya lüksün yok senin.....

14 Ekim 2010 Perşembe

"bence de"

nerdeydin... neresinde katıldım sana bilmeden; ne gerek vardı