10 Aralık 2011 Cumartesi

hancı - yolcu

Meşakkatli yollardan diyarlar aşıp taşların bileklerini büküp gelen yolcu selam eder, yatak düzen aş eden bir başı garip hancıya…ulak getirmişsin der buyur eder virane hanın en bitap köşküne.
Bileğine kuvvet şuruplarım, ırak yollarını tez Anka kuşlarım var der yabancıya.
El yaban-i dile gelir:
Dostumdur ahvalini nicedir bilmediğim arayıp bulamadığım. Kusur edip Can-ın aldığım dostuma dikene dolansam Anka kuşu yarenimdi, kan içsem şurubundan bir tas daha deyiverir dilim de yollara ona tek hakim söz etmem nerededir göreyim. Bu handa mı yiğidim.
O bu hanın hem parçası hem bütünüdür; sen nice aramakta kararlasın seçtin mi? Yanına bir döşek açayım sana da, kim bilir dil bu kelam aşk-ı maviye boyanır da dile gelirsiniz.
Var aç o vakit, kelamını meramıma merhem edeyim kendime yüreğim sükut bulsun.
Dili lal dır yiğidimin. Mum alevinde güzel gözlerinden kelam alırsın maharetin varsa güzel…

Hiç yorum yok: